ANASAYFA
SENİ SEVMEMİN 10 SEBEBİ
FOTOĞRAFLAR
Seninle bahar hiç bitmiyor.

Yanında olduğumda dünya renkleniyor, çiçekler daha canlı açıyor. Aşkımızın kokusu hep içimde.

Kalbim sana ait.

Her an, her yerde yanında olmanın huzurunu yaşıyorum.

Gözlerimdeki ışığın sebebisin.

Seninle baktığım her şey daha parlak, daha anlamlı. Sen benim dünyamdaki en güzel ışık kaynağımsın.

Seninle her an, hayat bir macera.

Yanımda sen olduğu sürece, sıradan anlar bile unutulmaz bir hikayeye dönüşüyor.

SENİ SEVMEMİN 10 SEBEBİ
1

Sinirlendiğinde bile sevimli olman

Sebep 1

Kızınca bile gülümseyebiliyorum çünkü yüzün o an daha da gerçek oluyor.

2

Bazen saçma şeylere takılman

Sebep 2

Böyle en ufacık detayı bile düşünmen senin ne kadar ince, ne kadar içten, ne kadar hassas kalpli olduğunu gösteriyor.

3

Yanımda gevşemen, kendin olman

Sebep 3

Başkalarının yanında taktığın maskeleri bırakman… O gerçek seni sadece ben biliyorum.

4

Küçük şeylere mutlu olman

Sebep 4

Bir çikolata, bir şarkı… Ufacık şeyler seni güldürünce dünya benim için kolaylaşıyor.

5

Kokun

Sebep 5

Hiçbir parfüm değil bu… Senin kokun. Sarıldığımda eve dönmüş gibi oluyorum.

6

Benimle kavga edebilmen

Sebep 6

Korkmuyorsun. Gidip susmayı seçmiyorsun. Ne hissediyorsan söylüyorsun.

7

İstediğinde çocuk gibi şımarabilmen

Sebep 7

Bazen çaktırmadan çocuk oluyorsun. Hiç büyümemişsin gibi. Çok tatlısın o anlarda.

8

Beni bazen yerden yere vurman ama sonra gelip sarılman

Sebep 8

Kızsan da laf soksan da… Sonra gelip usulca sarılıyorsun ya… O zaman işte sana aşık oluyorum yeniden.

9

Elini tuttuğumda dünyanın düzelmesi

Sebep 9

O kadar basit bir şey, ama elin elimdeyken her şey yoluna girmiş gibi.

10

Sen olman

Sebep 10

Aslında seni sevmek için sebebe ihtiyacım yok... Seni seviyorum çünkü sensin ve iyi ki varsın.

GÖKYÜZÜNÜ TAMİR EDEN PRENS VE RÜZGARI KALBİNDE TAŞIYAN KIZ

Bir varmış, bir yokmuş...
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, kalplerin tesadüflere inandığı, mesafelerin bile iki insanı ayıramadığı bir zamanda iki yalnız ruh yaşarmış.
Birinin adı Tarık’mış. Gökyüzünün prensi derlermiş ona. Gündüzleri demirden kuşlara can verir, geceleri yıldızlara bakarak sessiz hayallere dalarmış. Ellerinde makinelerin yağı, zihninde hep yeni rotalar, yeni başlangıçlar… ama kalbinin bir köşesi hep boşmuş. Orayı dolduracak birini ararmış.
Diğerinin adı Helin’miş. Rüzgar gibiymiş bu kız… bir bakmışsın kitapların arasında kaybolmuş, bir bakmışsın kulağında müzikle uzaklara yürümüş. Yüzünde rüzgarı, yüreğinde fırtınaları taşırmış. Ama geceleri yatağa girdiğinde, kalbinden geçen hep aynıymış: "Bir gün biri çıkar da gerçekten kalbime dokunur mu?"
Derken... Hayatın küçük oyunları devreye girmiş. Uzak şehirlerde yaşasalar da, ortak tanıdıklar sayesinde yolları kesişmiş. Önce birbirlerini tanımışlar... sonra yazmışlar... sonra anlamışlar. Bir ay boyunca sadece kelimelerle büyütmüşler bu bağı. Her mesaj, her satır biraz daha yakın etmiş onları.
Ve nihayet kavuşmuşlar. İlk bakışta anlamışlar ki... bu yol kolay olmayacak ama doğru olacak. Göz göze geldiklerinde dünya durmuş sanki. Her şey, herkes susmuş; geriye sadece ikisi kalmış. O gün birbirlerine söz vermişler: "Ne olursa olsun, bu hikaye yarım kalmayacak."
Günler geçmiş... Aylar uçmuş... Mevsimler birbirini kovalamış. Erdek’in deniz kokulu sokaklarında yürümüşler. Ankara’nın ayazında titremişler. Konya’nın yollarında susup derin derin düşünmüşler. Eskişehir’in caddelerinde gülmüşler. Bandırma’da yeniden doğmuşlar.
Bazen tartışmışlar, bazen kırılmışlar... ama sonra yine dönüp göz göze gelmişler. Çünkü bu aşk sıradan bir aşk değilmiş. Sabırla örülmüş, emekle büyümüş, özlemle yoğrulmuş gerçek bir sevdaymış.
Artık her "Seni Seviyorum" bir cümle değilmiş. Bir söz, bir yemin, bir umutmuş. "Ben buradayım." demekmiş. "Hiçbir fırtına bizi ayıramaz." demekmiş.
Ve bu masalın bir sonu yokmuş. Çünkü bazı hikayeler kitapların son sayfasına sığmazmış. Onlarınki de öyleymiş… Her gün yeni bir sayfa yazılırmış; her kahkahada, her sarılışta, her öpüşte yeni bir bölüm başlarmış.
Ve sonsuza kadar sürermiş bu masal.
Gökyüzü Prensi Tarık ile Rüzgarı Kalbinde Taşıyan Helin... bir zamanlar değil, her zaman birbirlerinin kalbindelermiş.
SONSUZA KADAR...

ZAMAN TÜNELİMİZ

25 Mayıs 2024

Cesaretimi toplayıp ilk attığım mesaj...
(Pek hoş karşılandığı söylenemez.)

22 Haziran 2024

O akşam sana ikinci kez aşık oldum.

26 Haziran 2024

Uzun süreli bir mesafeden sonra gün ışığıma kavuştuğum gün...

30 Haziran 2024

Yine veda vakti ama yolda başına bir şey gelmesin diye aşkımın otobüsünü üç şehir boyunca takip ettim.

06 Eylül 2024

Hayatımın anlamıyla ilk dışarıda akşam yemeğimiz.

29 Eylül 2024

Yine bir süre uzak kaldıktan sonra dayanamayıp soluğu İzmir'de aldığım gün.

19 Ekim 2024

Varoluş destanımla neden gittiğimizi hala bilmediğim Kelebek Müzesi'nde gezerken.

20 Ekim 2024

Atamın huzurunda...

26 Ekim 2024

Harika (!) bir cadılar bayramı gecesi

27 Ekim 2024

Konya'da gezmelere doyamadığımızdan kaynaklı bir gün sonra tekrar gidip Japon Parkı'nı gezdik.

16 Kasım 2024

Romantik bir masa hazırladık.(Aşkım hazırladı ben de izledim.)

14 Aralık 2024

Aşkımla Ankara sokaklarının tozunu attırıyoruz.
(Arabam pert olduğu için yürüyoruz.)

18 Aralık 2024

Dişim ağrıyordu, çektirdim.

31 Aralık 2024

Aşkım yine müthiş bir yılbaşı masası hazırlamış.Happy New Year!

31 Aralık 2024

Yılbaşının keyfini çıkarırkene.

17 Ocak 2025

İlerde çocuklarıma 90'larda gençliğim böyleydi diycem.

20 Ocak 2025

Yine yollardayız. Yine hayvanseverim.

30 Ocak 2025

Yamyam değilim hayır.